Cüce yarasalar ve kambur balina

Beni yazmaya başla,baştan aşağıya soyunuyor gölgem ve tutun ne olur beni yazarken; çünkü güneşi karıncalı da gördüm ben. Ayağımiz yorgana denk gelince, gelincikler küfür etmeye başlayacak ve şuramızda oturan komünist deli gibi olucaz bizde. Neyse ki kalktı onun kullandığı tedahülden hastalık. Hiç bir organ anlayamadı,her şey yazıldı çocuk!! Bu istasyon kurulduğunda o deliyi kelimelerinden vurup sokağa attılar. "Neden parmakların yok?"diye sormadılar üstelik. Tam yerinde oturmuş aynı vapurda iki kişiydik martılara küfür öğretmeye çalışırken. Ve şimdi tiyatrolar alkışlamıyor artık diye oyunlarımı, yazılarım üç liralık şarap bile etmiyor diye..Aglamalı mıyım bebekken yorganın bile varlığını reddettim diye? Sonra hortladı o deli önce yumdu gözünü sonra ağzını açtı. Tam bu an içinde piramit yapan kesilmiş bacaklar ve düşüncelerim kaçtı. O halde kuluçkaya yatıp gökyüzünün bize hazırladığı kahvaltıyla yetinelim ya da yetenekli yerlerimizi birleştirelim çünkü trafiklerim tıkandı..Artık noktalama işaretleri göstermeliydi yalnızlığı, kör noktalarımızda göğsüm acımalıydı ve dudak payı bırakmadan tuvaletten su içmeliydik. Yağmurdan ne kadar et çıkacağını hesaplayan çocuklarımız olmalıydı..
Kıvır kıvır kıvranan sesiyle en vızırını yakaladım arının, kulaklarımda zırlanan iki kelimeyle el salladım. Müfredatında olmayan bütün çıkmaz sokaklarını hatta kıyı şeridinde hatalı oje sürdüğünü de biliyordum.. "Nerden biliyorsun? Yanılıyorsun" derdi.. "Çarpım tablolarımda Mona Lisa'yı ben bölmedim" diye lafa girerdi..Sonra anımsadı.. Haşlamıştı bir kere lahana olacak o zerzevatı ve hatırlamıştı içine çiçek kızartması koyduğu sonbaharı.. Başlamak zorundaydı mum konuşmaya,susamlar gezinmeliydi emekleyerek masasında. Karşı komşudan neye karşı olduğunu öğrenip vasiyetini anasınıfına bırakıp gitmeliydi.. Kontrol kalemini çıkarıp gözlerine sokma vakti gelmişti delinin.. İlkbaharın ikincisi çekildiğinde izi kalmıştı tüm okul panolarında elinin.. Bir eksik alfabeyle gidiyordu..Tarih öncesi zamanlardan kalma canavarlar canını alıyorlardı,camını kirletip şeytan çıkarıyorlardı bedeninden..Yine de gökyüzünden korkup aramıza yatmıştı,sararmıştı gün kapı açıldığında. Tarihler daha yazılmamış,delirmeye yeni başlamıştı o zamanlarda..
Giderken ; içinde cüce yarasalara ve blues dinleyen kambur balinaya benzeyen şu kağıt parçası çıktı cebinden delinin..

"Seni ne petrol ne de gözlerin için seviyorum..
Zaten bütün yaralarım müstehcen 
Üstelik dikenli bir yerinde yok
Bir eksik alfabeyle gidiyorum.."



Yorumlar

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar