eski bir çorba hikâyesi

Annemin sırtıma havlu koyduğu , "yemeğini bitir "diye bağırdığı günleri özledim. En büyük korkumun; akşam eve geldiğimde yırtılan üstüm başım  yüzünden olduğu zamanları.. 
Hastalandığımda "başım kalkmıyor anne"diye göz ucuyla söylenirken ağza tutulan o çorbayı da özledim zorla..

Büyüdük..

Kimlere kimlere ne dersler gösterildi,ne sahneler ezberlendi.. 
Ankara'nın göbeğinde dolmuşların önünden geçtiği ne dem'ler kuruldu Sıhhiye meydanında..Ne ekmekler verildi ,ne ekmekler bölündü dost sofralarında.. İstenmeyen okullar bitirildi..İstenmeyen sevdalara şahit olunuldu.. İstenmeyen yaralara da dokunuldu farkında olunmadan. İlkokulda okul sıralarında yaşatılan,baloncuklara çizilen hayatlar da tükendi..Yeri geldi temmuzdan güneşi bekledik.. Haziran'da yaklaştık ölüme en şarampol çaresizliğinde..Yeri geldi açlığa,kahra kafa tutan dokuz yaşında bir çocuğa umut,yetişkin bir bireye zulüm olduk bilerek kullanılan kelimelerimizle.. Kuyu da kazdık kendimize; içine giresimiz var diye.. Yazı da yazdık,raflarda yerini alır mı acaba diye..Çok çetin bir kış da geçirdik ,öylesine yağan yağmurları da gördük yeri geldiğinde. 
Şimdi çöpsüz bir üzüm gibiyim artık..Bedel varsa ödendi ,vakti varsa gelindi..
Kazalar kılındı, sözler tutuldu.. Yıkılan ne varsa yapılsın diye geri,talimatlar bile gönderildi beynimizin kıvrımlı bölgelerine..
Kurtulmak gereken ne varsa, duyulan hangi söz varsa kifayetsiz; ve nerde kaybolunduysa bulunsun diye, resimleri bile astırıldı bulvarın duvarlarına çerçevesiz..

--Bitti mi söyleyeceklerin Ozan?

Bir de en güzel bu şarkılar anlattı bizi
İnadına yazılmış gibi..



Yorumlar

  1. her şeye rağmen güzel günlerdi diyebiliyorken geriye ne kaldı düşüncesi bende ki

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar