Gördüğüm lüzum üzerine

Şimdi ne lüzumu vardı ne de arsası..
Şimdi ne lüzumu vardı gülmenin..
Daha yeni bir ergen sivilcesi çıkmıştı damaktan. Her perde arası yaktığım sigara gibi damardan..
Ve göz kapaklarının altındaki heyecan gibiydi o eller..
Öyleyse en yakın hastaneye esrar yetiştirsinler. 
Çünkü; kapanıyor birinci perdem.. Tam da bu anda.. 
Magazinel yerlerim ağrıyor o ara. Her pazar sürpriz bana ne de olsa.. Bir iki dakika ara verip sevdiğim kadına,
dikmeye başlıyordum bende topladığım suluboyaları en temiz toprağa. 
İkinci perdem açıldı derken..

Perde ki ne perde!!

Alnının tam ortasından dizilmiş ve vurulmuş gibi üstelik umuma açık. Başrol oyuncusunun dediğine göre üstelik; hem soba kenarında nostaljik aşklar faslı geçmişti artık hem de müdahalede geç kalınmış iki ayrı yangındık.. 
"Dumanlarımızın birbirine karışması"dileğiyle oradan ayrıldım bende.. Küllerimiz ulu orta sevişsin diye belki de.. Aynı rüzgara değmişliğimiz olsun diye anla işte..
Oysa boynuma milli marş eşliğinde asılan bu bronzlaşmış aşk; yüreğimin şimdiye dek kazandığı en iyi derecesiydi. Hem hastaneye beni yatmaya ,dinlenmeye göndermemişler miydi? Çalmadı mı hüzün programlanan bilgisayarlarda o şarkı?Senin için yakmadım mı sıradaki mavi larkı? Paralel uzatmadım mı yatağı?Kapatmadım mı yarabantlarımla kanayan bir seni? 
Öyleyse bu lüzum,bu sivilce,bu arsa da neydi? 
Bir iki dakika sonra geri dönüp sevdiği kadına; "Seni nerede beklememi istersin" diye sorup deli gömleğini giymişti bile deli.. 
İyiydi deli sadece biraz laçka. Ve elinden gelen fazla bir şey yoktu..
Hastane kapısında avucuna şiirler tutuşturmak başka..

-- ......





Yorumlar

  1. fazla bir şey yoktu gerçekten ama tutuşturduğun şiir iyi geldi :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar